Her şey saniyeler içinde tamamlandı. Yavaşlayan ve burnunu kaldıran kargo uçağından mükemmel bir şekilde paketlenmiş 12 adet insani yardım içeren palet, açık rampadan kayarak boşluğa karışıyor.
Bir dakika önce 10 ton yiyecek ve su oradaydı, daha sonra paraşütle güneybatıdan esen rüzgârla yavaşça süzülüp Gazze’nin kuzey kıyılarına değiyordu.
Bir dakika önce kargo bölümünde olan 10 ton yiyecek ve su, açılan paraşütlerle Gazze’nin kuzey kıyılarına süzülmeye başladı.
Bu savaşın başında bu yana yapılan en büyük havadan yardım operasyonuydu.
Dokuz ülkeye ait 14 uçaktan oluşan yardım filosu 10 ton yardımı Gazze üzerinde bıraktı.
Yardım operasyonu Ramazan ayının sonuna denk gelecek şekilde zamanlanmıştı.
ABD, Hollanda, Almanya, Mısır, Endonezya, Birleşik Arap Emirlikleri ve Fransa hava kuvvetlerine ait uçaklar Ürdün’ün başkenti Amman’ın doğusundaki askeri hava üssünden havalandı.
Gazze’nin hava sahası küçük olduğu için tüm ekiplere ayrı bir yardım bırakma noktası belirlendi.
Operasyonun tamamı Ürdünlüler tarafından organize ediliyor ancak İsrail’in onayı ile kalkışlar gerçekleşebiliyor.
İsrail ordusu “hayır” derse uçaklar havalanamıyor.
Türkiye’nin de bu yardım koalisyonunda yer alması planlanıyordu ancak son dakikada veto edildiler.
Yardım kolilerinin içinde un, şeker, pirinç, fasulye, bakliyat, yağın yanında, içme suyu da bulunuyor.
Kolilerin ağırlıkları çarpma sonucu hasar görmemeleri için belirlenen kilolara sabitlenmiş. Bırakılırken sıkışma olmaması için raylar özenle tekrar tekrar kontrol ediliyor.
Kalkıştan 40 dakika sonra yardımların bırakılacağı bölgenin üzerindeyiz.
Burada İsrail ordusu tarafından belirlenen irtifa seviyesi sorun yaratıyor. Kraliyet Hava Kuvvetleri bu şekildeki operasyonlarda 150 metreye kadar alçalıyor. Ancak İsrailliler irtifayı 600 metre olarak belirliyor.
Bu irtifa, paraşütlerin rüzgar nedeniyle rotadan çıkabilmesi için yeterli bir düşüş süresi anlamına geliyor.
Bu nedenle son haftalarda bazı yardımlar denize düştü.
Pilotlar yardım kolilerini deniz üzerinde bırakacakları uyarısını yapıyor. Güneybatıdan esen rüzgarın, kolileri kıyıya doğru sürüklemesine güveniyorlar.
Tam olarak da böyle oluyor. Görevin tamamlanması ile eve dönüş yoluna geçiyoruz.
Bu tereyağından kıl çeker gibi yapılan bir operasyon değil. Hata olasılığı çok fazla.
Hedefe yardım ulaştırmanın iyi bir yolu değil bu.
Kraliyet Hava Kuvvetleri uçağı yaklaşık 10 ton yardım taşıyordu.
Bu, tek bir kamyonun kara yoluyla taşıyabileceğinden az bir miktar.
Yani çok büyük bir çaba ve masrafa karşın, etkisi çok sınırlı.
İngiliz ordusu bunu biliyor. Ancak Amman’daki filo lideri Lucy Playle, yaklaşık 1.500 ton yardımın teslim edilmesiyle bir etkinin görülmeye başlandığını söylüyor.
Üç haftadır havadan yardım operasyonu yaptıklarını aktaran Playle devam ediyor:
“Gazze halkı gösterdiğimiz çabalar için minnettar. Onlara daha fazlasını veremeyecek duruma gelene kadar yardım ulaştırmaya devam edeceğiz.”
Bazı uluslararası yardım kuruluşları, bu uçuşların gösteri amaçlı olduğunu, insani çabalara katkıda bulunuyormuş intibası vermek için yapıldığını savunuyor.
Havadan yardım operasyonlarının, Gazze’ye başka yollardan yardım sokulamamasının sembolü haline geldiğini açıklıyor ve bu yapılanın gerçek hedefe olan dikkati dağıttığını söylüyorlar. Havadan yardımların sahadaki ihtiyacı karşılamayacağını da kaydediyorlar.
Havadan yapılan dağıtımı düştükleri yerde organize etmenin hiçbir yolu yok.
Bazı Gazzeliler paletlere doğru koşarken eziliyor. Bazıları ise denize düşenlere ulaşmaya çalışırken boğuluyor.
Ancak Ürdün’deki İngiliz uçak mürettebatı bir fark yarattıklarında, bir boşluğu doldurduklarında ısrarcı. Özellikle de kara veya deniz yoluyla yeterli yardımın yapılamadığı bir dönemde.
Kraliyet Hava Kuvvetleri’nden Adrian Dibbs şunları söylüyor: “Belki çok fazla değil ama önemli olan çabalamak. Bu tür bir göreve dahil olduğum için oldukça gururlu ve ayrıcalıklı hissediyorum