3 Şubat 2025

boyabatHaber – Güncel ve Tarafsız Haberler

Ekonomiden teknolojiye, spordan magazine; boyabatHaber’de objektif ve güncel haberlerle aydınlanın!

Ege Denizi’ndeki son depremlerde “volkan” tehlikesi!

Diri faylar nereden geçiyor, oluşması olası "süprüntü dalgalar" Türkiye kıyılarına ulaşır mı?

T24 Haber Merkezi

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Deprem Dairesi verilerine göre; Ege Denizi’nde önceki günden beri en büyüğü 4.8 olan 200’ü aşkın deprem oldu. Alanında uzman isimler Ege Denizi’ndeki bu hareketliliğe karşı uyardı. Yer bilimci Prof. Dr. Ahmet Ercan, “Deprem ile depremciklerin odak derinliklerinin 1 ile 5 km olması, yer sarsıntılarının yanardağ kökenli olduğunu göstermektedir. Patlamaya deprem eşlik ederse M5 ile M7 dolayında üreyebilecek depremler Süpürtü dalgaları üretebilir” uyarısı yaparken; Prof. Dr. Hasan Sözbilir de bu son depremlerin magmatik kaynaklar ve hidrotermal aktivite nedeniyle tetiklenmiş depremler olduğunu ve yeni bir volkanik aktivite başlangıcını gösterdiğini söyledi. Ege – Santoroni depremlerinin hafife alınmaması gerektiği uyarısı yapan Prof. Dr. Osman Bektaş da bu alanı sınırlayan paralel fayların 1956 yılında karşılıklı olarak 7,8 ve 7,2 deprem çiftlerini ürettiğini hatırlattı.

Bu ardışık depremler, Yunanistan’da da büyük bir tedirginliğe yol açtı. Özellikle Santorini Adası’nda artan sismik hareketlilik nedeniyle Yunan yetkilileri alarm verdi. Adada yaşanan artan sismik aktivitenin ardından 3 Şubat’ta okullar tatil edilme kararı alındı. Ayrıca, iki liman için uzak durulması yönünde halkı bilgilendiren bir çağrı yapıldı. Yunanistan’da yaşanan bu gelişmeler, bölgedeki sismik aktivitelerin daha da artabileceği endişesini pekiştirdi.

“Bu adalardaki volkanlar günümüzde de aktif”

İzmir’deki Dokuz Eylül Üniversitesi’nin (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Müdürü ve Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Sözbilir, DHA’ya verdiği demeçte, “Son günlerde Ege Denizi’nde Santorini Adası’nın hemen kuzeyinde büyüklükleri 3 ile 4.8 arasında değişen deprem fırtınası şeklinde bir aktivitenin devam ettiği anlaşılmaktadır. Bu depremlerin jeolojik ortamına baktığımızda Atina- Santorini- Datça- Bodrum hattı boyunca yay şeklinde bir geometriye sahip aktif bir volkanik ada yayı içinde geliştiğini görüyoruz. Güney Ege Volkanik Ada Yayı olarak bilinen bu yay şekilli ortamda değişik büyüklükte Santorini, Milos, Nisiros gibi volkanik adalar bulunur. Bu adaları oluşturan volkanlar çevresinde tarihsel ve aletsel dönemde çok sayıda depremler, tarihsel dönemlerde bu adalarda volkanik patlamalar gelişmiş. Bu nedenle, bu adaları oluşturan volkanların günümüzde de aktif olduğu kabul edilmektedir” diye konuştu.

Deniz altındaki diri faylar nereden geçiyor?

Bunun yanında, bölgede bu volkanik çıkışları kontrol eden deniz altı diri faylar bulunduğuna da dikkati çeken Prof. Dr. Sözbilir, “Bu diri faylar da aynı şekilde volkanik yay geometrisine uygun olacak şekilde, Yunanistan ile Türkiye arasındaki Ege Denizi altındaki kabuğu kırarak, deprem üretmekte ve böylece bölgedeki gerilmeyi karşılamaktadır. Ege kabuğunun altında ise Girit Adası güneyinden geçen ve Ege dalma batma zonu olarak bilinen yay şekilli levha sınırı bulunur. Bu sınırın güneyinde ise Afrika levhası Ege levhasının altına yılda 20 milimetre hızla dalmaktadır. Bu nedenle Girit Adası ile Rodos Adası arasında da çok sayıda deprem meydana gelmektedir” ifadelerini kullandı.

‘”Son depremler yeni bir volkanik aktivite başlangıcını gösteriyor”

Yunan meslektaşlarının son 10 yılda Ege Denizi altındaki faylarla ilgili yaptığı yayınlara da değinen Prof. Dr. Hasan Sözbilir, şunları söyledi:

“Santorini kuzeyinde, Santorini-Amorgos fay sisteminin varlığını ortaya çıkarmış ve bu fay sistemi boyunca önemli bir aktivitenin olacağını ve bu aktivitenin aktif volkanizma ile ilişkili olabileceğini belirtmişlerdir. Geçen yıl yapılan bir çalışmada da 9 Eylül 1956 yılında meydana gelen 7.5 büyüklüğündeki ve 25 kilometre odak derinliğindeki Amorgos depreminin deniz tabanında 75 kilometre uzunluğunda yüzey kırığı geliştirdiği ve yakın adalarda tsunamiye neden olduğu anlaşılmıştır. Kayıtlarda 1956 depreminden sadece 13 saniye sonra odak derinliği 45-90 kilometre olan ve büyüklüğü 6 ila 7.2 olan 2’nci bir deprem daha meydana geldiği bilinmektedir. Bu depremlerde Santorini ve Amorgos’ta 3 bin 200 binanın hasar gördüğü ve 54 kişinin can verdiği kayıtlardan anlaşılmaktadır. Son günlerde ocak sonu, şubat başında meydana gelen depremler de Santorini-Amorgos fayı ve bu fayın yakın çevresindeki fayların tetiklendiği anlaşılmaktadır. 1956 yılında Amorgos fayının kırıldığını düşündüğümüzde son bir haftadır meydana gelen depremlerin magmatik kaynaklar ve hidrotermal aktivite nedeniyle tetiklenmiş depremler oldukları ve yeni bir volkanik aktivite başlangıcını gösterdiği kabul edilebilir. Bu nedenlerle, bölgedeki Anafi-Astypalea fay sistemi, Los fay sistemi ve Kinairos fayının yakın gelecekte yıkıcı deprem üretme ihtimali yüksek görünmektedir”

Türkiye bu depremlerden etkilenir mi?

Türkiye için rahatlatan açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Sözbilir, “Bu fay sistemlerinin Türkiye kıyılarına uzaklığı 150-200 kilometreyi bulduğundan, Türkiye’nin bu depremlerden etkilenme derecesi düşüktür. Fakat bu bölgedeki deniz altı faylarının 7’den büyük deprem üretmesi durumunda Kuşadası-Bodrum-Datça kıyılarının tsunami tehlikesi açısından modellenmesi ve buna göre önlem alınması gerekmektedir” dedi.

Prof. Dr. Osman Bektaş’dan “1956” hatırlatması

Karadeniz Teknik Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü’nden emekli Prof. Dr. Osman Bektaş, Ege – Santoroni depremlerinin hafife alınmaması gerektiğini söyledi.

Prof. Dr. Bektaş’ın paylaşımı şöyle:

“Ege-Santorini adası depremlerini hafife almayın. Santorini Adası’nın kuzeydoğusunda uzanan Amorgos Havzası’nın batısını ve doğusunu sınırlayan paralel faylar 1956 yılında karşılıklı olarak 7,8 ve 7,2 deprem çiftlerini üretmiştir. Havza ortasında uzanan bir diğer fay üzerinde 6-7 km derinde 4’ten büyük 6 depremin oluşması her iki havza sınırı fayları üzerindeki büyük depremlerin orta fay segmenti üzerine zamana bağlı olarak stres yüklediğini gösterebilir. Bu nedenle bölgede 1956 depremine benzer bir deprem yaşama olasılığı vardır.”

Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan: Patlamaya depremler eşlik ederse…

Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan da depremlerin yanardağ kökenli olduğunu belirtti. Prof. Dr. Ercan da paylaşımlarında şu ifadelere yer verdi:

“Bir kaç gündür Ege Denizi’nde Santorini adasında en büyüğü M4,8 Richter’i bulan küçük deprem ile depremcikler sürekli sarsıntılar biçiminde olmaktadır. Deprem ile depremciklerin odak derinliklerinin 1 ile 5 km olması, yer sarsıntılarının yanardağ kökenli olduğunu göstermektedir. 

Mağma ilintili patlama öncesi mağma odası kökenli 250 bar dolayındaki basınç artışı 2200 C sıcaklıkla yer kabuğunu delip püskürmek istemektedir. Silikatlı bir lav püskürürse yanardağ bombaları da fırlatabilir. Patlamayı deprem eşlik ederse M5 ile M7 dolayında üreyebilecek depremler süpürtü dalgaları üretebilir. Bu dalgalar Ege Adaları, Mora, Girit, Pelepones, Türkiye Teke yarımadamızın kıyı kuşağını etkileyebilir. Santorini ile yakın adalardaki yerleşimlerin boşaltılması, deniz ulaşımı ile balıkçılığın kısıtlanması gerekir.”